Ana Sayfa    Resim Galerisi    Cinsin Orijini    Cinsin Tarihçesi    Endemizm Durumu       

 Cinsin Terminolojisi    Genel Özellikleri    Revizyonlar - Yayınlar   Türkiye'deki Tür Listesi      

 Cinsin Toksikolojisi ve Önemi     Kaynakça    İletişim Adresleri    Alt Cins ve Seksiyon

                                                               

Revizyonlar - Yayınlar

 

           Türkiye’nin coğrafik konumu, jeolojik yapısı, farklı topoğrafik yapılara ve toprak gruplarına sahip oluşu, değişik iklim tiplerinin etkisi altında kalması ve üç farklı bitki coğrafyası bölgesinin birleştiği yerde olması nedenleri ile zengin bir flora ile çok değişik vejetasyon tiplerine sahip olduğu bilinmektedir. Ayrıca Floramız  % 33 gibi yüksek bir endemizm oranına sahiptir. Bu oran Bolanthus (Caryophyllaceae), Ebenus (Leguminosae)  gibi cinslerde % 100, Alkanna (Boraginaceae)’da % 80, Astragalus (Leguminosae)’da % 47 civarındadır [ 1, 2].

            Ülkemiz florasının zengin ve ilginç olmasından dolayı her zaman yabancı botanikçilerin ilgisini çekmiş ve ülkemizde floristik amaçlı araştırmalar yapmışlardır. Yurdumuz florası ile ilgili ilk önemli yayın İsviçre’li botanikçi E. Boissier’ in 1867-1888 yılları arasında yayınlanan “Flora Orientalis” adlı eserdir [3]. Ülkemiz florası ile ilgili yapılmış en önemli eser ise Flora Orientalis’ten tam bir asır sonra yayını tamamlanan, editörlüğünü P.H. Davis’ in yaptığı ve 1965-1988 yılları arasında yayınlanan “Flora of Turkey and The East Aegean Islands” adlı 10 ciltlik eserdir [1, 2].

            Bununla beraber Ülkemiz Florası üzerindeki çalışmalar henüz tamamlanmış sayılmaz. Çünkü, Flora kitaplarımızdan [1, 2], Flora editörünün bazı yayınlarından [4, 5] ve Çırpıcı’nın eserinden de [6] anlaşılacağı gibi hiç araştırılmamış bölgelerimiz bulunmaktadır. Daha ayrıntılı çalışmaların yapılması gerektiği bu yayınlarda kaydedilmiştir.

            Flora yazımı tamamlandıktan sonra bazı cinslerdeki problemler dikkati çekmiştir. Başta büyük cinsler olmak üzere birçok cinsin taksonomik durumları açıklığa kavuşmuş değildir. Floranın yazımı esnasında sınırlı zaman ve materyal ile çalışıldığı için çoğu cins veya seksiyonlardaki eksiklikler florada belirtilmiş, ancak çözüm getirilememiştir. Bu durumda olan cinslerin problemleri tespit edilerek üzerlerinde daha ayrıntılı çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu problemli cinslerin başında da dünya’da en çok türe sahip olan Leguminosae familyasından Astragalus L. cinsi gelmektedir. Bu durum göz önüne alınarak ülkemizde, Eski Sovyetler Birliği (yaklaşık 1005) ve İran’dan (yaklaşık 680 tür) sonra en fazla tür ihtiva eden Astragalus L. cinsinin revizyonunun yapılmasının gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır. Astragalus cinsinin problemli olması  bir çok  yerli ve yabancı araştırıcıların dikkatini çekmiş ve bu nedenle Acantophace Bunge ve  Aegacantha Bunge  [7], Stipitella Grig. ex Podl. [8], Caraganella Bunge [9],  Astragalus L. [10], Theiocrus Bunge [11], Herpocaulus Bunge [12], Caprini DC. [13], Hypoglottidei DC. [14], Campytlanthus Bunge, Microphysa Bunge, Poterion Bunge [15], Platyglottis Bunge [16], Chlorostachıs Bunge, Phyllolobium (Fisch) Bunge, Skyhtropos Simpson [17], Megalocystis Bunge [18], Hymenostegis Bunge [19], Dasyphyllium Bunge [20], Adiaspastus Bunge, Macrophyllium Boiss., Pterophorus Bunge [21], Alopecuroidei DC. [22], Hololeuce Bunge ve Synochreati DC. [23] gibi seksiyonların revizyonu yapılmıştır. Ayrıca yine bu cins üzerinde birçok yerli ve yabancı araştırıcı taksonomik, anatomik, sitogenetik ve palinolojik çalışmalarda bulunmuştur [24-55]. Bundan sonra da bu çalışmaların devam etmesi kaçınılmazdır.